SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

 
SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu'' SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

Sağlık sistemi tamamen çöktü.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. Binlercesi de sakat kaldı. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. 50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. *Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez. ",. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi.

SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. Sağlık sistemi tamamen çöktü. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. *Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi. Binlercesi de sakat kaldı. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. ",. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. 50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış.