Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Kendine vadiler açıyor. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Orada bir heykel. Biraz ileride büyükçe bir alan. . 18. Regensburg’da. Sislerin ardından güneş çıkıyor. . Yamaçlarda üzüm bağları. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Her şey tablo gibi. . Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. ",. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. . Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Sağ, sol eski yapı. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Tepede bir tapınak. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Heybetli ve gururlu duruyor. Ludwig’in kalıtı. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Sislerin ardında güneş. Büyük bir Yunan tapınağı. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Hepsi de küçük ve sevimli.

Tuna kıyısında bir gün...

O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Orada bir heykel. . Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. 18. Ludwig’in kalıtı. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. . Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Büyük bir Yunan tapınağı. Heybetli ve gururlu duruyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Sislerin ardında güneş. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. ",. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Hepsi de küçük ve sevimli. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Regensburg’da. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Kendine vadiler açıyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Her şey tablo gibi. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Sağ, sol eski yapı. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Tepede bir tapınak. . . Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi.